Anadolu Mutfağını Araştırma Geliştirme ve Koruma Derneği Başkanı Şef Tahir Tekin Öztan, hayatı boyunca bir restoranda şef ya da işletmeci olarak görev yapmayan kişilerin sosyal medyada kendi tanıtımlarını yapmak için gastronomiyi yozlaştırdıklarını söyledi.
Aynı zamanda Sahan Restoranları zincirinin işletmecisi ve yemek yazarı olan Şef Tahir Tekin Öztan, “Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olan sözde gurmelerin 40 yıllık ustaları eleştirme hatta yargılama hadsizliğini kabul etmiyoruz” dedi.
Gastronomi için tehlike
Sosyal medyada beğeni almak için gurme gibi davranan, ancak bu alanda hiçbir yetkinliği olmayan kişilere tepki gösteren Anadolu Mutfağını Araştırma Geliştirme ve Koruma Derneği Başkanı Şef Tahir Tekin Öztan, ’Sözde gurmeler’in gastronomiye büyük zarar verdiğini ifade etti. Öztan, “Maalesef sosyal medyada bilgi kirliliği çok fazla. İnsanların doğru ile yanlışı ayırt etmesi, dikkatli olması gerek. Bizim sektörümüzle ilgili sosyal medyada kendini gurme olarak tanıtan yüzlerce kişi var. Bunların büyük çoğunluğu hayatları boyunca hiçbir restoranda şef veya işletmeci olarak çalışmamış. Ancak, ’Benim damak tadım iyidir’ diyerek ahkam kesiyorlar. Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olan bu kişiler, kendi tanıtımlarını yapmak için gastronomiyi alet ediyor. Bu hayatını bu mesleğe vermiş ustalara büyük bir haksızlık olduğu gibi gastronomi için de büyük tehlikedir, zarardır” şeklinde konuştu.
“Damak lezzeti 4-5 yaşında oluşur”
Öztan, sözde gurmelere tepki göstererek, “Sen o yemeğin nasıl hazırlandığını, yörenin kültürünü, bir ustanın nasıl yetiştiğini bilmeden kalkıyorsun kırk yıllık bir ustayı eleştiriyorsun. Bilgin yok, fikrin var. Damak lezzetine göre yorum yapıyorsun, eleştirme hadsizliğinde bulunuyorsun. Herkesin damak lezzeti 4-5 yaşlarında oluşur. Damak lezzetimiz küçükken annelerimizin yaptığı yemeklerle oluşur. Bu nedenle de herkesin damak lezzeti kendine göre güzeldir, iyidir, doğrudur. Bu nedenle gastronomi ile ilgili eleştiride bulunacak kişilerin hangi bölgede yetiştiği önemli. Mesela hayatında ilk kez mıhlama yiyen birisinin mıhlamayı eleştirmesi kabul edilebilir bir durum değildir. Yine hayatında hiç beyran yememiş birinin bu lezzetimizi eleştirmeye kalkması büyük bir hadsizliktir” ifadelerini kullandı.
“Bir ustayı ancak başka usta eleştirebilir”
Bir ustayı ancak başka ustanın eleştirebileceğini ifade eden Öztan, “Bu kişiler hangi yemekler nerede yenilebilir tavsiye edebilirler ama asla eleştirme hadsizliğini yapamazlar. Ben bir doktoru ya da mühendisi eleştirebilir iyim? Elbette böyle bir hadsizlik yapamam. Ben restorancıyım, bir şefim. Bilgi sahibi olacaksın ki, başka bilgi sahibini eleştireceksin, fikir sunacaksın. Ama adam çıkıyor, bölge bölge gezip o şehirlerin yemeklerini eleştiriyor. ’Ben şöyle yerim, böyle yerim, damak lezzetim şöyledir’ diye ilgili yorumlar, eleştiriler yapmalı. Bilmediği bir kültürü eleştirmek en basitinden saygısızlıktır. Onun için kimse ahkam kesmesin. Sosyal medyadaki hileleri kullanarak kendi kültürümüzü ve yaşanmışlığımızı harcamasın. Arkadaş sen ancak bu yemekleri yiyebilirsin ama eleştiremezsin. Eleştirebilmen için en az o yemeği yapan usta kadar bilgili olmalısın. Yani bir usta başka ustayı eleştirebilir. Mesela benim uzmanlık alanım Gaziantep mutfağıdır. Ben kalkıp da Karadeniz mutfağını eleştiremem. Çünkü orada bir ustanın nasıl yetiştiğini, o yemeklerin nasıl hazırlandığını, hangi aşamalardan geçildiğini bilemem. Bu nedenle de herkes kendi bölgesindeki lezzetle. Bu güzel mutfağımızı yozlaştırmasın” ifadelerine yer verdi.
“Reyting uğruna yemekle uğraşmayın”
Reyting uğruna yemekle uğraşılmaması gerektiğini söyleyen Öztan, “Maalesef sosyal medyada sapla saman birbirine karışabiliyor. Lezzet tutkunları sosyal medyada kendini gurme olarak tanıtanları iyi araştırsın. Bu kişiler şef mi, işletmeci mi, daha önce nerede çalışmışlar, neler yapmışlar, bunları bilerek takip etsinler. Sosyal medyada tıklanma uğruna kimse gastronomiyi yozlaştıramaz. Sosyal medyada kendini gurme olarak tanıtanların en az yarısının ne şef ne de işletmeci olduğu biliniyor. Mutfak büyük bir değerimizdir. Değerlerimize sahip çıkalım. Bir de yemek yazarları var. Bunların da önemli bölümü ne şef, ne de işletmeci. Ancak beşeri ilişkilerle kendilerine sosyal ya da yazılı medyada yer buluyorlar. Herkes hak ettiği yerde olmalı. Bu benim milli meselemdir. Bu işlerde hatır gönül olmaz. Bir yerde yemek yazarlığı yapıyor ama tamamen hatır gönülle yapıyor. Reyting uğruna yemek işiyle uğraşılmaz. Elinizi yakar” diye konuştu.