MARİŞ açıklamasına göre, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından hazırlanan “Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması Bölgesel Sonuçları”na göre, Mardin, en düşük gelir sıralamasında sondan 4’üncü il konumunda yer alıyor.
Diğer yandan, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) FinTürk verilerine göre, yüzde 11,38 ile takipteki alacakların en yüksek olduğu şehir olarak yer buluyor. Bu göstergeler, bölgenin devlet ve iş dünyası ortaklığıyla yapılacak her türlü yardıma ve desteğe ihtiyacı olduğunu gösteriyor.
MARİŞ’in “Yoksullukla Mücadele İçin Strateji ve Yol Haritası” Projesi kapsamında, öncelikle çekirdek bir akil grup oluşturularak bölgenin sorunları masaya yatırılacak.
Ardından Mardin’de devlet kurumları, DİKA, Mardin OSB Yönetimi, akademisyenler ve iş insanlarını bir araya getiren bir çalıştay gerçekleştirilecek. Çalıştay kapsamında elde edilen çıktılarla bir SWOT analizi yapılacak ve Mardin’de istihdamın artırılması doğrultusunda stratejik sektörler seçilerek, orta-uzun dönem hedefler tayin edilecek.
Süreç raporlanarak, merkezdeki karar vericilerle paylaşılacak ve Mardin’in kalkınması yönünde hazırlanmış geniş kapsamlı projeye destek istenecek. Çalıştay, Mardin’le sınırlı kalmayarak, Mardinli iş insanlarının yatırımlarının en yoğun şekilde görüldüğü İstanbul, İzmir, Ankara, G. Antep, Adana ve Mersin gibi şehirlerde de gerçekleştirilmesi ve geniş kapsamlı ve birçok alt başlıktan oluşan bir yol haritası oluşturulması amaçlanıyor.
“MARİŞ olarak Mardin özelinde kat etmemiz gereken uzun bir yol olduğu açık”
Açıklamada görüşlerine yer verilen MARİŞ Başkanı Abdülkadir Akkuş, Mardin’in Türkiye’nin genel refah seviyesinin altındaki göstergelere sahip olmasının, bir Mardinli iş insanı için önemli bir uyarı niteliğinde olduğunu vurguladı.
Akkuş, MARİŞ olarak Mardin’e daha fazla yatırım yapma çağrısında bulunduklarını, Türkiye’deki iş insanlarını Mardin’e yatırım yapma konusunda örgütleyerek bu çağrının lokomotifi olmayı hedeflediklerini belirterek, “BM 2030 hedeflerinde belirtilen aşırı yoksulluğun sona erdirilmesi, kaliteli, dayanıklı, sürdürülebilir altyapının kurulması ve herkesin bu imkanlara ulaşabilmesi, en az gelir elde eden yüzde 40’lık kesimin, ülke ortalamasının üzerinde ekonomik büyümeye ulaşması, doğal kaynakların etkili kullanılarak üretim ve tüketimin sürdürülebilir hale getirilmesi gibi başlıkları düşündüğümüzde, MARİŞ olarak Mardin özelinde kat etmemiz gereken uzun bir yol olduğu açıktır. Biz bu yolu yürümeye talibiz.” değerlendirmesinde bulundu.
MARİŞ Başkan Vekili Sabahattin Fidan ise Mardin’in ekonomik ve toplumsal kalkınmışlık düzeyinin artırılması yönünde yapılacak her türlü çalışmanın Mardinli iş insanları için önemli bir sorumluluk olduğunun altını çizdi.
Fidan, 7 bin yıllık geçmişi olan, İpekyolu’nun önemli duraklarından birinin temsilcileri olduklarını belirterek, “Bir zamanlar ticaret ve refahla anılan Mardin’in bugünkü durumundan hoşnut değiliz. Doğduğumuz topraklara karşı iş insanları olarak sorumluyuz. Bugün Mardinli girişimcilerin üretim ve istihdam açısından yatırımlarının önemli bir bölümü İstanbul, İzmir, Adana, Mersin, Antalya gibi şehirlere dağılmış durumda. Birçoğumuz son yıllarda yatırım açısından kendi şehrimize yüzümüzü dönsek de bu oran henüz arzu ettiğimiz seviyeye ulaşmış durumda değil.” ifadelerini kullandı.
Mardin’in verimli toprakları itibariyle tarım ve hayvancılık konusunda taşıdığı büyük potansiyele dikkat çeken Fidan, “Mardin’de maalesef sokaktaki herhangi bir gence sorsanız hepsinin hayalleri bir devlet kurumunda ya da özel sektörde istihdam edilmekle sınırlı. Ancak Mardin’in kalkınması sadece kamu kurumları ve sanayi ile sınırlandırılamaz. Mardin’in tarımsal kalkınma ve hayvancılık konusunda büyük bir potansiyeli söz konusu. Bu topraklar verimli ve akılcı bir şekilde işlendiği takdirde, özellikle organik tarım gibi alanlarda muazzam potansiyel açığa çıkartılabilir.” yorumunda bulundu.
“Mardin, mümbit toprakları ve ‘temiz tarımı’ ile bir cazibe merkezine dönüşebilir”
Fidan, geleceğin sanayi ve teknoloji ağırlıklı görünse de aslında en büyük sorunun dünyanın yaşayabileceği bir gıda krizi olduğuna işaret ederek, şunları kaydetti:
“Özellikle, hibrit, GDO’lu tohumların yaratacağı sağlık sorunlarının dünya ekonomilerine getireceği yük çok büyüktür. Oysa yerel ve atalık tohumlara yönelik yatırımlar, daha sağlıklı bir gelecek ve açlıkla mücadele açısından stratejik bir öneme sahiptir. Dünyada bu ürünlere olan büyük talebin farkındayız. Mardin, mümbit toprakları ve ‘temiz tarımı’ ile bir cazibe merkezine dönüşebilir. Kuşkusuz, şehrimizde sulamayla ilgili yapısal sorunlar söz konusudur.
Ancak tarım teknolojileri açısından geride bıraktığımız on yıllar, verimliliğin merkeze yerleştiği bir dönem oldu ve bu sorunlar da rahatlıkla aşılabilir. Bu hamle aynı zamanda dışarıya göç vermemizin ve geçtiğimiz günlerde Sakarya’da gördüğümüz elim olayların da yaşanmasının önüne geçecektir. Kısacası bu yönde bir geri dönüşe ve zihniyet devrimine ihtiyacımız var. Bu doğrultuda, Valilik ve Ziraat Odaları’nın özendirici projeleri önem arz ediyor. Biz bu konuda da yardımcı olmaya hazırız.”
MARİŞ’i kurma amaçlarının bölgedeki yoksulluğu gidermek, işsizliği azaltmak ve yeni istihdam alanları olduğuna dikkat çeken Fidan, “Kısa süre önce MARİŞ 4.0 kapsamında büyük bir dijitalleşme projesini başlattık. Bu doğrultuda sosyal mecralarda Türkiye’nin çeşitli şehirlerinden bin 600’ü aşkın Mardinli iş insanına ulaştık ve onları bir dijital platform etrafında birleştirdik. İlk tepkiler çok olumlu ve uzun süredir aranan kanın bulunduğu yönünde. Nitekim girişimcilerimizin birçoğu MARİŞ’in Genel Kurul üyesine dönüşecek ve yeni fikirlerle bizleri besleyecekler. Bu platform sayesinde, aynı zamanda Mardin’deki yoksulluk tablosunu değiştirecek bir güç birliği de oluşturmuş olacağız. İnanıyorum ki, Türkiye’nin dört bir yanındaki girişimcilerimiz açısından Mardin önemli yatırım senaryolarının odağında yer alacak. Bu süreçte en büyük yardımcılarımızın başında 6. Bölge teşvikleri ve diğer destekler gelecek.” açıklamasını yaptı.